top of page
Sanat Sevgisi ve Yusuf Özsarfati`nin Resimleri
Sanat bir Tanrı vergisidir kuşkusuz. Yanısıra bu yeteneğin eğitimle, çabayla, birikim ve deneyimle desteklenmesidir. Sanatçı bunca oluşumdan sonra özgünlüğü oranında yücelir. Tıpkı böyle, sanat sevgisi taşıyabilmek de yüreğinde, gözardı edilemez çabalar ister; eğitim, kültür ve birikim ister. Hiç yılmamacasına sanat denilen o yaşam anlamı, varoluş nedeni, yarınlara kalma ateşi peşinde koşma gerektirir...
Her sanatsever sanatçılık sınırında durur genelde, yaratıcılık onun harcı değildir elbet, ama sanat biraz da onların varoluşlarıyla yücelir. Fakat arada bir bu sanatseverlerden bazıları o sınırı zorlar elinde olmaksızın. Büyük savlarla değil kuşkusuz... Yine de birşeyler varedebilmenin dayanılmaz isteği düşmüştür yüreklerine... O zaman kullanırız işte o sevgiyle yoğrulu amatör sözcüğünü, Amatör... Herşeyden önce, seven demek değil midir?... İşte Yusuf Özsarfati de bu amatörlerden biri... Asıl mesleği Kimya Mühendisliği. Ne var ki uzun süreden beri büyük bir sanat tutkunu. Resim ve müzik iki vazgeçemeyeceği hastalık... Bu nedenle yıllardır kendi köşesinde resimler yapagelmiş, yıllardır konserdir, plaktı, radyoydu en yakınları olmuş... Bu nedenle resmini de resim ögeleriyle yoğurmuş, müzikten birşeylerle zenginleştirmiş ve artık bu yılların sevdasını açığa vurup görünmek, paylaşmak, yanısıra tartılmak ve eleştirilmek istemiş... Maçka Spor caddesindeki Özden Sanat Galerisi`nde sergisi var bu günlerde.
Resimlerine gelince Yusuf Özsarfati`nin... Az önce belirttiğim gibi hemen hepsi müzikle, müzik insanları görünümleriyle ilgili. Amatörlüğünü bir yana koyarsanız hiç de küçümsenilemeyecek ögeler bulabilirsiniz. Kompozisyonuyla ve yarattığı atmosferle... Çok önemli bir nitelik bu, bir atmosfer yaratabilmek... Kompozisyonun en önemli ögesi herhalde... Anlatımın güçlendirilmesi... Bunu başarıyor Özsarfati. Onun henüz, acemilikler demiyeyim, amatörlük içeren çizgisinden de önemli bir nitelik olarak bunu görüyoruz... Renginden de önemli kuşkusuz... Bir de o pekçok birşeyler anlattığı kompozisyonları var ki doğrusu daha bir başarılı olduğunu gözlemliyoruz... Rengini de neredeyse pastel kıvamında inceltilmiş yağlıboyasıyla amacına uygun kullanmayı pekala başarıyor...
Sonuç olarak sanatın biraz da ona bunca sevgiyle sarılanların omuzlarında ve onların katkıları, katılımları ile yüceleğine olan inancımla selamlıyorum.
Abdülkadir Günyaz
Sanat Çevresi, Ocak 1990
Asıl uğraşı kimya mühendisliği olan Yusuf Özsarfati (d. 1949), 1977`den bu yana resim yeteneğini kendi çalışmalarıyla geliştiriyor. İlk dönemde müzik ve operalardan esinlenen figür düzenlemelerinde illüstratif ve fantastik bir anlatım son yıllarda yöresel ve gerçekçi gözlemler üzerinde yoğunlaşıyor. Erenköy İş Bankası galerisinde bir araya getirilen yeni resimlerinde Ürgüp, Göreme yöresinin yapı özelliklerini kırsal kesimlerden soyutlayarak yoğunlaştıran araştırmaları arasında İstanbul`a ilişkin mimarlık özelliklerini konu alan yağlıboyaları ilgi çekiyor. Akaretler, Beyoğlu, Taksim`den objektif bir bakışla derlenmiş sokak ve yapı görünümleri arınmış bir renkçilik, ayrıntılı bir titiz formlarıyla anılmaya değer. Tünel yakınındaki Hacopulos pasajından figürlü görünümlerle Rodos gezisi izlenimlerini konu alan resimleri de kentsel özelliklerle günlük yaşamı birleştirmesi bakımından umut veren bir kişiliği duyuruyor.
Ahmet Köksal
Milliyet Sanat, 15 Şubat 1994
1987 yılından bu yana asıl uğraşı kimya mühendisliği yanında kendi çalışmalarıyla sanat yeteneğini geliştiren Yusuf Özsarfati`nin ikinci kişisel sergisi Suadiye Exclusive Sanat Merkezi`nde düzenlendi. Suluboya, guaj, mürekkepten oluşan ilk dönem resimlerinde klasik Batı müziği ve operalardan esinlenen figür düzenlemelerinde illüstratif ve fantastik bir yaklaşım görülen sanatçı son yıllarda foto gerçekçi bir tutumla kaybolan mimarlık özelliklerine eğilmektedir. Akaretler, Çiçek Pasajı, Kuzguncuk ve Kadıköy`de eski bir sokak, Beyoğlu`nda eski bir yapı gibi örnekleri giderek azalan mimarlık özelliklerini ayrıntılı, titiz bir işçilik, ışık / gölge oyunları, arınmış renk değerleriyle saptamaktadır. Rodos`ta bir sokak, Taksimden figürlü bir görünüm, Tünel yakınındaki Hacopulos pasajında kentsel özelliklerle günlük yaşamı birleştiren resimleri de bunlara eklemeliyiz.
Opera ve balelerden esinlendiği ilk dönem çalışmaları arasında Verdi, Sevil Berberi ve Mozart yorumlarından verdiği örnekler arasında Pamukkale, Kapadokya gezi izlenimlerinde değişik renk uyumlarıyla ötekilerden ayrılan bir eğilim görülüyor. Yusuf Özsarfati`nin yağmurlu bir günde Safranbolu`da Eski Çarşı`dan bir kesimi konu alan en yeni çalışmasında ise nesnel gerçekçilikten duyarlı bir lekeciliğe yönelme belirtileri izlenmektedir.
Ahmet Köksal
Milliyet Sanat, 1 Temmuz 1995
bottom of page